AMAZON
Merhaba ben Amazon. Bu yazımda sizlere “online kitap” satma fikriyle başlayıp markamı dünyanın en değerli 10 markası arasına nasıl taşıdığımın serüvenini paylaşacağım. Henüz genç bir girişimcinin (Jeff Bazos) evinin garajında oluşturulan bir laboratuvardayken, markalaşma sürecimin temelleri atılıyordu. Bu genç tüm başarılarına ve elde ettiği kazançlara rağmen, dünyada alışveriş anlayışına farklı bir bakış açısı getirmek için her şeyinden vazgeçer ve bu vazgeçiş benim doğuşuma sebep olur. 16 Temmuz 1995 yılında ilk marka doğuşumu bir garajda internet üzerinden kitap satmakla gerçekleştirdim. Henüz yeni doğmuştum, bırakın yürümeyi emeklemeye dahi başlamamıştım.
Bana ilk doğuşumda “Cadabra” adı verildi. Ancak, bu isimin “kadavra” kelimesine benzediğinden, marka kimliğimin ve imajımın olumsuz algılanacağı düşünüldü. Sonra bana yeni bir isim arandı. Marka hikayemi içinde barındıracak ve beni ön plana taşıyacak bir isim üzerinde çalışıldı. Bu çalışma üzerine yoğunlaşan Jeff Bazos; bu yeni oluşturacağı mecranın ve markanın Amazon nehri gibi kendi alanının en büyüğü olmasını amaçladı ve yeni adım artık “Amazon” olmuştu. Çok kısa sürede marka konumlandırmam yatırımcılar tarafından dikkat çekmeye başladı. İlk ciddi marka yatırımımı (1995 yılında $100.000) aldım. Bu yatırımı marka imajımı temsil eden web siteme ve altyapı hizmetlerimin daha hızlı olmasına yatırdık. Bu yatırım ayaklanıp yürümeye başlamamıza yardımcı oldu. Önceleri gelen her yeni sipariş büyük bir heyecanla karşılanır ve hatta bunun için garajda çan çalınırdı. Sadece günde 3-4 adet kitap siparişi alırdık. Yürümeye başladıktan sona bu çan sesi artık bizi rahatsız edecek kadar çok çalmaya başlamıştı. Sadece Washington eyaleti değil, tüm ülkelerden siparişler almaya başlamıştık. Kuruluşumdan sadece iki yıl sonra bir milyon müşteriye ulaşan ilk online perakendeci oldum ve halka açılarak halkın markası olmaya karar verdim. Bu süreç benim marka bilinirliğimi ve bana olan güveni çok artırdı. Artık bir kitapçıdan daha fazlası olmuştum ve yeni mecralara açılmaya karar verdim.
Benim marka kurucum Dünyanın en prestijli dergilerinden biri tarafından yılın adamı seçildi. Bunun tüketicilere verdiği güven sayesinde, marka sadakatim oldukça yüksek seviyelere ulaştırdı. İnsanlar artık fikirlerini ve aldıkları ürünlerle ilgili düşüncelerini benim aracılığımla paylaşabilecek rahatlığa ulaştılar. Bu oluşturduğum online topluluk sayesinde yeni pazarlara açılmam daha da rahatladı. Kısa bir süre içinde online müzik ve video pazarına girdim. Hemen ardından oyuncak, elektronik ürünler ve donanım sektörlerini de markamın çatısı altında buluşturdum. Bu da markamın “sürekli büyüme” devrini başlatmama sebep oldu.
Markalaşma sürecim zannedildiği gibi her zaman olumlu serüvenler içermemekteydi. 2001 yılı benim için en zor yıllardan biriydi ve 1.4 Milyar dolar mali zarar açıklayarak 1000 kişiden fazla insanın işten çıkarılmasına sebep oldum. Markam doğmuş, yürümüş, büyümüş ve artık yaşlanarak ölüm aşamasına gelmişti. Hayatta kalabilmek ve marka olma serüvenime devam edebilmek için yeni stratejiler belirlemem gerektiğinin farkındaydım. Artık başka markaların ürünlerini kendi marka kimliğim altından insanlara ulaştırmaya karar verdim. Bu durum işe yaradı ve yeniden doğdum. Bu yeni doğuş sayesinde yeniden sıkıntı yaşamamak için gelecek planları yapmaya başladım. Sürekli teknolojiyi takip ettim.
Yeni dönem artık benim için teknoloji dönemi oldu. Dronlarla hizmet vermeye başladım. Depolarımda robotlar (Kiva) çalıştırmaya başladım. Tüm tüketicilere eşsiz bir alışveriş deneyimi sağlamak asıl hedeflerim arasında oldu. Kısacası doksanlı yılların başında küçük bir evin garajında başlayan marka serüvenim, şimdilerde dünyanın en büyük online perakende şirketinin başında bir imparatorluğu yöneterek devam ediyor.