ARNAVUTKÖY

Merhaba ben Arnavutköy. Her ne kadar bir ilçe olduğum İstanbul Havalimanı inşasından sonra bilinmeye başlasa bile, neredeyse 1000 yıllık bir tarihe sahip durumdayım. Tarihi Trikos kalesi ve Filiboz Viranlığı (Filiboz Çiftliği) köklü bir geçmişimin olduğuna dair bir kanıt olarak hala boy göstermektedir. Doğrusu benim bulunduğum bölge Doğru Roma İmparatorluğu Döneminde Trak yerleşimi olarak kullanılmıştır. Şehir merkezine uzak olduğum ve ormanlık bir bölgeye sahip olduğum için Doğu Roma ve Osmanlı İmparatorluklarına av bölgesi olarak hizmet vermeye başlamış ve bu imparatorlukların döneminde marka konumlandırmamı “av bölgesi” olarak oluşturmaya başlamıştım.

Asya’dan Avrupa’ya geçiş güzergahında bulunduğum için genelde uğrak bir yer oldum. Bu, “uğrak yer” benim marka kimliğimi olumsuz bir şekilde etkiledi ve yıllarca yerleşik bir topluluğa hitap edemedim. Yerleşim yeri olmamamdan dolayı marka bilinirliğim hiç gelişmedi. Bana “Arnavutköy” adını veren bir Arnavut aile, buraya yerleşmeye karar vermiş ve geçiş yolundaki insanları ağırlamak için konaklar inşa etmiştir. Böylelikle marka kimliğimin ilk yapı taşı “Arnautköi” adının konulmasıyla oluşturuldu.

Yüzyıllarca atıl olarak kalmaya devam ettim. Marka kimliğim “Arnavutköy” ismini almamla birlikte yerinde saymaya devam etti. Oysa, ben her zaman bulunduğum bölgeden ve tarihimden umutlu oldum. Marka olma hevesimi hep içimde taşıdım ve ormanlarımı korumaya devam ettim. Roma İmparatorluğunun ve Osmanlı İmparatorluğunun “av merkezi” olarak kullanılmama rağmen şuanda atıl bir şekilde bir köşeye atıldım. Hiç kimsenin merak etmediği, uğramadığı ve hatta adımı bile duymadıkları bu bölge şimdilerde Dünya’nın en büyük Hava Limanlarından birine ev sahipliği yapmaktadır.

İstanbul Havalimanı sayesinde, insanların uğramadığı yer değil, aksine insanların sıklıkla uğradığı bir yer oldum. Bu benim için marka kimliğimin, bilinirliğimin ve marka imajımın oluşması için büyük bir fırsat oldu. Maalesef, hala benim değerim bilinmiyor ve kullanılmıyor. Bütün bu olumsuzluklara rağmen varlığımı korumaya devam ediyorum. Bir gün ben de İstanbul’un marka değeri içerisinde, parlayan markalardan biri olacağım. Yerli ve yabancı turistleri ağırlayacağım. İnsanlar için cazibe merkezi haline geleceğim ve benim marka kimliğim altında yaşayan insanlara daha kaliteli bir yaşam vaat edeceğim.