AVCILAR

Merhaba, ben Avcılar. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fetih edene kadar bir balıkçı kasabası olarak Rumlara hizmet veriyordum. Bu kasaba hem denizi hem de gölü olan nadir yerleşim alanlarından biriydi. Bu iki özeliğe sahip olmak marka değerimi her zaman yüksek tutmuştur. Göçmen kuşların da konakladığı ve göç sürecinde güzergah olarak kullandıkları yerlere ev sahipliği yaptım. Dünya’da nadir bulunan kuşlardan Amindos kuşu her göç döneminde benim gölümde konaklamıştır. Bu konaklamalar marka bilinirliğimi artırmıştır. Artık Amindos benim marka kimliğimi oluşturur olmuştur. Ancak, fetih edildikten sonra Rumlarla birlikte Türklere de marka çatımın altında yer açılmıştı. Yeni gelen Türkler hayvancılık ve avcılıkla ilgili olduklarından dolayı, marka kimliğim ve konumlandırmam hızlı bir değişime uğradı. Bu değişim artık Avcılar olarak bilinmeme sebep olmuştur. Nazik, kendi halinde ve durgun bir marka kimliğinden; agresif ve aktif bir marka kimliğine bürünmüştüm.

Fatih Sultan Mehmet marka değişimimin farkına vardı ve bu sürece müdahale etmeye karar verdi. Savaş sırasında hasar göre Rum yapılarını onartırdı, Rum halkının haklarını güçlendirdi ve Rumlar ile Türkler arasında bir uyum sağladı. Artık marka itibarım güven veren bir konuma yükseldi. Bu oluşan marka itibarım, yurtdışından Osmanlıya gelen gemilerin getirdiği ürünleri muhafaza edeceğim bir depo kurmasını sağladı. Bu deponun kurulduğu bölgeye “Ambarlı” adı verildi ve 5-6 adet köy evi Rumlar için inşa edildi. Bu köy evleri inşa edildiği günden bugüne doğası korunarak getirildi. Cumhuriyet döneminde Mustafa Kemal Paşa için Ambarlı’ya bir ev inşa edildi. Tıpkı diğer yapılar gibi bu evin de doğal yapısı korunarak bugünlere kadar getirildi.

Markalaşma serüvenimin en son darbelerinden biri 1999 yılında yaşadığı bir deprem ile aldı. Bu deprem marka değerimi oldukça düşürdü. Artık insanların yaşamaya korktuğu bir bölge olmuştum. Artık yeni hedef kitle belirlemek ve yeni bir süreç yaşamak zorundaydım. İlk olarak İstanbul Üniversitesi’nin büyük bir kampüsüne ev sahipliği yaparak büyük bir genç kitleye kapılarımı açtım. Artık marka bilinirliğim gençler tarafından yükselmeye başlamıştı. Gençlerin zaman geçirebileceği ve eğlenebilecekleri organizasyonlar ve kafeteryaların açılması marka iletişimimi güçlendirdi ve insanların buraya yerleşmesi yeniden başladı.

Marka ismimin oluşturduğu algının değiştirilmesi için Amindos kuşu marka simgem olarak belirlendi. Bu kuşun renklerini kullanarak her yer lalelerle donatıldı. İnsanların sosyalleştiği, zaman geçirdiği yerlere lale şeklinde ve Amindos kuşunun renklerinde oturma yerleri tasarlandı. Bu stratejik çalışmalar marka değerimi geliştirmek için olumlu çalışmalar olsa bile, yapılması gereken birçok şey hala hayata geçirilmeyi bekliyor. İnsanların sadece sosyalleştiği değil; ziyaret ettiği, yeni şeyler öğrenebilecekleri, tarihlerini yaşayabilecekleri, teknolojiyi takip edebilecekleri, paylaşımda bulunabilecekleri ve hatta göçmen kuşlara ev sahipliği yaparak seyir keyfi sunmayı hedefleyen bir marka değerine sahip olmak için bekliyorum.