BAHÇELİEVLER

Merhaba ben Bodrum ilçesinin çok da gözde olmayan ötede beride kalan Bahçelievler mahallesi. Kendimi anlatmaya başlarken böyle bir giriş yapmak istemezdim ama maalesef öyle. Resmen emekli olmuş gibi hissediyorum. Gerçi emekli olmak için geçmişimde çalışmış, üretmiş ve hayata bir katkım olmalıydı ama böyle bir şey de söz konusu değil maalesef. Bazı ilçeler vardır marka değerleriyle şehirlerin önüne geçerler. Bazı şehirler vardır marka değerleriyle ülkelerin önüne geçerler ve dünya çapında bilindik bir konuma erişirler. Marka kavramı o kadar önemli bir kavram ki sadece bir gül türünün bahçesini gösterebilmek için binlerce kilometre uzaklıktan insanları davet eder bölgesine, Roseto Comunale (Roma Gül Bahçesi) gibi. Düşünebiliyor musunuz? Roma’nın alakasız bir tepesinde (Aventine) halka açık olan bir park içerisine 1931 yılında yapılan planlama tüm dünyada merak edilen bölgeler arasında yerini alıyor. Çok da bir masraf yapılmıyor ve öyle doğaya zarar verilen bir durum da söz konusu değil. Yapılan tek uygulama dünya çapında yetişen yaklaşık 1100 farklı çeşit gülün bu bölgede yetiştirilmesi ve her güle bir hikâye oluşturarak güllerin bile marka değerinin oluşturulması. Bahçeşehir öyle mi? Onca güzel imkana sahipken bir tane bile şehir yöneticisi, “betonlaşma bizim marka değerimizi artırmaz. Buraya özgü bir çalışma yapalım ve doğayı da koruyarak dikkat çekelim” demedi ki.

Size bu gül bahçesi örneğini verdim ama buna benzer sayısız örnek de sıralayabilirim. Marka olmak demek, günü kurtarma anlamına gelmez. Marka kavramı stratejisi, planı, vizyonu ve misyonu olan bir çalışma ister. Rasgele evler inşa ederek bu evlere kıyıdan köşeden bahçeler dahil ederek bir de adına “Bahçelievler” diyerek maalesef marka olunmuyor. Bir durum üzerine ne kadar odaklanıp planlı bir şekilde çalışırsa emin olun uzun vadede o durum kendine özgü duruşuyla ortaya çıkıyor. Benim bölgemde ziyaretçilerime sunabileceğim hiçbir şey yok. Evler var, emekli insanların kafa dinlemeye geldiği bir bölge olarak marka konumlandırmamı oluşturmuş durumdayım. Tabii bu da terk edildiğim ilgilenilmediğim için toprak sahibi olan her insanın kendi ruh haline göre tasarladığı ve inşa ettiği yapılarla çarpık kentleşmeye doğru gidiyorum. Oysa Bodrum markası Türkiye’nin en önemli yüzlerinden birisi durumunda ve yukarıda da bahsetmeye çalıştığım gibi sadece bir ilçe olmasına rağmen içinde bulunduğu Muğla ilinin marka değerinden daha yüksek bilinirliği var. Bu kadar önemli bir markanın şemsiyesi altında yerini ayırmış her kara parçasının, insanların ulaşabileceği her alanın planlanması ince ince dokunuşlarla detaylı gözlemlemeler ve şehir pazarlama stratejileriyle oluşturulmalı. Bodrum markasının bir marka şehir anayasası olması gerektiği gibi bu markanın çatısı altında olan her bölgenin de kendine özgü bir anayasası olmalı. Kısa vade, orta vade ve uzun vade planları olmalı. Maalesef ben kendi kaderine terk edilmiş bir bölge olmanın üzüntüsünü yaşıyorum.

Hepinizin de bildiği gibi kamp kültürü özellikle doğa sporları seven insanlar tarafından yılın her dönemi yapılan bir aktivite. Yeşilin ve mavinin her tonunun görülebildiği eşsiz rotalardan birine sahibim. Şehir hayatından uzaklaşmak isteyenlere izole olma imkanı tanıyacak muhteşem bölgelerimle kapılarımı ziyaretçilerime açıyorum. Neyse ki bu özelliğim doğaseverler tarafından keşfedildi ve kamp kültürünün yaşanmasını sağlayabildiğim bir alanım mevcut. İnsanların kamp yapmasıyla beraber benim bölgemde kamp yapılacak bir alan da şehir yöneticilerim tarafından profesyonel olarak yönetilmeye başladı. Dikkat ettiyseniz bölgemin markalaşması adına sizinle paylaşabildiğim tek özelliğim bir kamp alanımın olması. Bu durum da planlanıp programlanıp olan bir durum değil. Kamp yapan insanları gördükten sonra, “şuraya bir kamp alanı açalım” düşüncesiyle yapılmış gibi duran bir çalışma bu benimki. Oysa ciddi bir şehir pazarlaması planlamasıyla Bodrum’a gelenlerin mutlaka ziyaret edebileceği, hatta kim bilir? Belki de benim bölgemi görmek için buralara kadar insanların, gelmişken Bodrum’da da birkaç gün konaklayabileceği kadar itibarlı bir marka şehir olabilirim.