KEŞKE
“Keşke seni hiç tanımasaydım, seni tanıdığım güne lanet olsun, keşke şuan eski günlere dönebilseydim, keşke yanımda olsaydın” gibi hem olumlu cümlelerde hem de olumsuz cümlelerde kullanılabiliyor keşke kavramı. İçinde hem pişmanlık barındırıyor hem de özlem. Her ne kadar içerisinde özlem barındıran cümlelerde kullanılsa da yine de olumlu bir mana taşımıyor aslında tam olarak. Çünkü olumlu cümlede kullanılmasına rağmen insanın ulaşamayacağı ama çok istediği bir durum oluyor keşke durumu. Gözle görünemeyen bir durumu tarif eden olumsuz kelimedir aslında bu durum. İnsanın hayatında ne kadar çok keşke varsa o kadar kötü hisseder. Herkesin hayatında mutlaka “keşke” dediği anlar olmuştur. Birbirlerini çok seven ve hala mutlu beraberlikler yaşayan insanların bile hayatlarında mutlaka olmuştur keşke durumları. Önemli olan bu keşke durumlarının insanların hayatında büyük etkiler bırakmamasıdır. Çiftler arasında yaşanan olumsuz durumlarda var olacak keşke durumundan ders çıkararak birbirine destek olarak daha güçlü bir ilişkinin yaratılabileceği bir fırsat olarak da kullanılabilir aslında. Yani yaşanan o keşke durumlarının, insanların hayatlarında olumlu veya olumsuz etki bırakması da tam olarak kendilerinin elinde aslında. Geriye dönüp bakıldığında, insanların karşılaşacağı o keşke durumları insanı var olduğu hayattan bile soğutabilir. Genelde bu durumun öfke anlarında yaşandığı görünüyor. Öyle öfke anında hiç olmadık bir durum sergileyen ama genelde iyi kalpli olan bu insanın tüm iyi özelikleri çöpe atılıyor. Geriye baktığında o birliktelik yaşadığı yıllarca mutlu olduğu ve bir sürü hayal kurduğu insana, öfke anındaki davranışından dolayı “Allah seni kahretsin, seni tanıdığım güne lanet olsun” diyebiliyor insan. Sonra da takılıp kalıyor o öfke anında yaşananlara ve her geçmişe baktığında sadece bu keşke hatırına geliyor. Adaletsizlik değil midir bu? Nerede sevginin gücü? Keşke durumunu iyileştirmek için emek verilmesi gerekmiyor mu? Neden bu vazgeçiş ve iki tarafı da karanlığa terk ediş?
Keşke durumunu yaratan insan mutlaka içerisinde pişmanlık doğurur. Keşke aynı zamanda olmasını istemediği bir şeyin olmasıdır insanın hayatında. Ancak o durumu düzeltmedikten sonra eskisi gibi olamaz artık hiçbir şey. Keşke durumunu kabullenen insan bu durumun cezasını da çekmeye başlar kendi içerisinde sonrasında bir şekilde de hayatını yeniden kurmaya başlar. Bazen boşvermişçesine oyalanır anlamsız süreçler yaşayarak, bazen de hayatına kaldığı yerden devam etmeye başlar yıllar öncesinde deneyip de yapamadığı durumlara yeniden umutlar verir yeniden kapılarını açar. Sonra ne olur peki o vicdan rahat durur mu? Nasıl susturur insan içindeki o vicdanın sesini? Güzel bir muamele görmeye hasret kalır insan. Artık her şey sıradanlaşır insanın hayatında. Keşke insanı tüketmeye başlamıştır artık. Hata yapanın affedilmemesi de gelecekte affetmeyen insanın hayatında kocaman bir keşke bırakabilir. Bu durumu anlamak için başka yollar aramanın, zaman içerisinde insanın hayatının şansının bir hata yüzünden terk etmesini algılaması da insanı daha büyük bir çöküntüye koyar. Çöküntüye koyar çünkü, yapılabilecek onca şey varken, düzeltilebilecek imkanlara sahipken affetmemeyi, bitirmeyi tercih etmiştir artık. Hata yapanın da ona karşı içinden geçirdiği güzel şeyi gösteremediği bir dönem başlar artık. Keşke hata yapılan o hata yapanın yerinde olsa, kendisini sevmenin ne kadar zor olduğunu anlasa. Keşke hata yapılanın yerinde olsa hata yapan. Bu kadar sevilmenin tadını çıkarsa ancak ne sevilen farkında ne kadar sevildiğinin, ne seven farkında sevilmenin gerçek manada ne olduğunun. Öylesine çaresizce bir kenara atılmış, sahip çıkılmamış bir durum yaşar seven.
Yaşamanın içinde zorluklar olduğunu, engellerle karşılaşılabileceğini herkes bilir. Özelikle böyle zor durumlarda sevgi gücünü gösterir. Hayat güllük gülistanlık iken herkes sever birbirini. Marifet zor dönemlerde, hastalıklı dönemlerde, yanlışların yapıldığı dönemlerde sevgiden vazgeçmemek ve sevmeye devam etmektir. Yaşam dikensiz bir gül bahçesi değildir ki, bunu herkes bilir. Zaten yapılan hatanın zor bir dönemi başlattığı ortadayken, hayatı daha da zorlaştırma “keşke” demekten başka bir şey getirmez ki beraberinde. O zaman aldığı kararlara dikkat etmeli insan. Bunaldığı dönemlerde boşvermişçesine yanlışlar yapmaya hakkı yok ki insanın, sınavlardaki gibi üç yanlış bir doğruyu götürse yine bir nebze iyi, maalesef tek yanlışın tüm doğruları götürmesidir insanın hayatında kocaman bir keşke durumunun oluşmasını sağlayan. Biranda yalnız kalabilir insan, bir anda parasız pulsuz da kalabilir ama susuz yaşayan birine suyu tattırdıktan sonra hayatından suyu çıkarırsanız yaşayamaz insan. Kısacası sevgisiz yaşayamaz insan. Sevgiyi alıp insanı yalnızlığa terk etmektir keşke. Keşke hepten kötü değildir aslında. Bazen “keşke” denilen durumlardır insanları birbirine bağlayan, iki insanı bir yapan. Yanlış yapıldığı fark edildikten sonra yıkıcı olmadan düzeltme yolunu aramakla başlar bu durum. “Keşke eve girmeden markete uğrayıp ekmek ve süt alsaydım” dersin mesela, “akılsız başın cezasını ayaklar çeker” misali aynı yolu tekrar gidip ekmeğini sütünü alır dönersin evine. “Keşke mor elbiseyi değil de kırmızı olanı alsaydım” dersin, e bunda da bir sorun olmaz gider değiştirirsin. “Keşke saçlarımı uzatsaydım kestirmeseydim” dersin, hayatını çok fazla olumsuz etkileyen bir durum olmaz bu da, uzun süre kestirmezsin uzar olur biter. İşte tam da böyle eğer sevginin kökü varsa elinde insanın, eğer birlikte yürüme gücüne sahipse düzeltemeyeceği hiçbir durum yoktur ilişkisinde.
Gözünde büyütmemeli insan kimseyi ve hayatından hiç çıkmayacak gibi de davranmamalı kimseye. “Keşke” dememek için de bir yol da insanın kendisi çizmeli gidene. Unutulmamalıdır ki, yarınlarda insanın hayatında en çok pişman olacağı ve hayatı boyunca “keşke” diyerek yaşayacağı anlar, bugün elinde bazı şeyleri düzeltme imkanı varken çaresiz davranıp yapmadıkları olacaktır. Yok mudur insanın “keşke” demeden yaşama formülü? Elbette bu durumun da formülü vardır. Öncelikle insan bir şey istiyorsa bunun için elinden gelen ne varsa yapmalı. İçinde bulunduğu durumun sonucu istediği gibi sonuçlansa da sonuçlanmasa da “iyi ki!” demek için elinden gelen tüm gayreti göstermeli. Genelde “keşke” denilmesinin sebebi, insanın geriye baktığında yapabileceği şeyleri görmesinden kaynaklanır. Oysa istediği durum uğruna elinden geleni yapan insan, sonrasında o istediğine kavuşunca “iyi ki mücadele ettim” diyebilir. Diğer bir yandan elinden geleni yapmasına rağmen istediği şey olmuyorsa eğer geriye baktığında “şunu da yapsaydım bu durum düzelirdi istediğime kavuşurdum” diyemeyeceği için herhangi bir keşke durumuna sahip olmaz. Elinden geleni yapmasına rağmen o durum gerçekleşmiyorsa “demek ki hayırlısı buymuş” demek gerekir. Ancak insan elinden geldiğini yapmamasına rağmen “ben zaten elimden geleni yaptım olmuyor” diyerek de kendini kandırırsa, yarınlarda o keşke tokat gibi çıkar insanın karşısına yeniden.